top of page

YÜZYILLARDIR YAŞAYAN DELİLER: ANNELER!


Ultrason yaptıran gebe

Ben yeni bir anneyim. Biraz eski ama bence hâlâ yeni. Psikolog kimliğim var, ama bu yazıda size annelik kimliğimle seslenmek istiyorum. Şu anda ağır basan tarafım bu. Yeni kimliğimin, yeni maceramın ve yeni mücadelemin içinde kendime bir alan tanımaya başlıyorum.


Bir yola çıkıyorum. Bu defa yanımda hissettiğim duygular yumağım, fosforlu kalemlerle işaretlediğim karmaşık bir yol haritam ve bebeğim var. Hayatında birkaç yılı tamamlamış olsa bile hâlâ kendimden ayrı düşünemediğim kalbimin kendisi.

Annelik aslında bir delilik. Siz de bazen deli olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Merak etmeyin, aramızda!


YENİ ANNELER

Hamile bir kadın ve eşi
Hamilelik

Yeni annelerin kafasında çok fazla duygu ve düşünce döner durur, biliyorum. Bizzat yaşadım bunu. Bebeğimizin varlığını öğrendikten sonra, aklımızda hiç bilmediğimiz yollar açılıyor. Orayı keşfe çıkıyoruz. Yeni zihin durakları, yeni karmaşık duygu tabelaları ekleniyor bilgi hanemize. Hem kalbimiz hem de aklımız genişliyor böylece.


Annelik, baştan sona yeni bir durum. Gördüğümüz parlak bir ışık gibi gözlerimizi kocaman açıyoruz önce. Alışmaya çalışıyoruz. Aslında alışmak için can attığımız bir durumun içine, minik kalp atışlarının sesiyle girdiğimizi fark ediyoruz. O sesler duyduğumuz en tatlı müzik oluveriyor bir anda. Yeni bir yaşamın habercileri. Ve bizim için bambaşka bir evrene geçiş bileti. Siz de böyle hissetmiş miydiniz?


ANNELİK DAHA İLK GÜNDEN ZOR


Zordur anne olmak. Daha minik bir mercimek tanesi olan bebeğimiz, bizi ilk günden

zorlamaya başlar. Başımıza gelecek her türlü savaşın önizlemesi gibidir hamilelik. Bulantılar, baş dönmeleri, uykulu haller... Kimi bu önizlemeyi atlamış olur, kimi ise uzun uzun yaşar.

Her anne, kendi yolculuğunun kahramanı, kendi yolunun mihenk taşıdır. Anneliğe karar vermek de bu yolu yürümek de cesaret ister. Sabır, güç ve dayanıklılığımızı test etmek isteyen bir maceradır bu. Peki sizin maceranız nasıl başlamıştı? Yavaş yavaş mı yoksa bir anda mı? Hanginiz günlerce yataktan kalkamadı? Hanginiz mide bulantılarına rağmen o kalp atışına tutundu? Hanginiz baş dönmesiyle iki oda ileri gidemedi? Ve hanginiz rahatça bebeğinin ilk aylarının keyfini sürebildi? Hatırlayın. Ve bilin ki siz birer savaşçısınız. Siz kalbi büyüyen, güçlenen kadınlarsınız. Minik mercimeklerinizle her şeyin üstesinden gelmeye daha ilk aylardan başlayan güzel insanlarsınız. İyi ki varsınız.


HAMİLE OLMANIN ÇIKMAZI


Hamilelik, fiziksel, hormonal ve duygusal olarak büyük dönüşümler yaşayan bir süreçtir. Dokuz ay etrafınızdakiler için bir çırpıda geçse de, anneler için yavaş akar. Yavaş yavaş büyüyen bir karınla birlikte, minik insan da gelişirken, endişelerimiz de giderek artar.


Anneliğin ilk temel duygusu sevgi ise, ikincisi endişedir. Endişe bazen bizi uykusuz bırakır, bazen de uykunun koynunda esir eder. İlk üç ay, kalbimizi titretir. Dualarımızda hep endişemizin izi vardır. İlk hareketten sonra ise bu endişe, çığ gibi büyür. Bebeğimiz hareket etmediğinde korku eşlik eder endişeye. Sevgi, şimdiye kadar hissetmediğimiz kadar büyük bir şekilde ortaya çıkar ve bu sevgi, iki istenmeyen duyguyu da beraberinde getirir.


Bebeğinizin ilk hareketini ne zaman hissettiniz? Bu hareketi hissettiğinizde neredeydiniz? Ve ne yaptınız?


Şimdilik bu kadar. Görüşmek üzere.


29 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page