“Bir şeyi yapmadan önce hep düşünüyorum: Elalem ne der?” Bu cümle, danışanlarımın sıkça dile getirdiği bir kaygıdır. Toplumsal normlar ve başkalarının düşüncelerine göre hareket etme eğilimi, kişisel gelişim ve özgünlük önünde büyük bir engel olabilir. Bir psikolog olarak, bu düşüncenin bireyin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini sıkça gözlemliyorum.
Toplumun beklentileri, birey üzerinde görünmez bir baskı yaratır. Çocukluktan itibaren, belirli kalıplara uymamız gerektiği öğretilir: Komşu ne der, arkadaşlar ne düşünür, ailemiz nasıl tepki verir? Bu durum, bireyin kendi kararlarını almasını zorlaştırır. Sürekli dışarıdan onay beklemek, uzun vadede özgüven eksikliği, içsel doyumsuzluk ve kaygı gibi sorunlara yol açar.
"Elalem ne der?" sorusu, bireyin kendi istek ve ihtiyaçlarını bastırmasına sebep olur. Kişi, başkalarının onayını almak adına kendi hayatında ödünler vermeye başlar. Ancak bu süreçte, bireyin kendi kimliğinden uzaklaştığını görürüz. Başkalarını memnun etme çabası, kişinin kendi değerlerini ve arzularını göz ardı etmesine neden olur. Bu durum, zamanla kişinin hayatında büyük bir tatminsizlik ve mutsuzluk yaratabilir.
Psikolojik olarak baktığımızda, "elalem" dediğimiz grup aslında kendi hayatlarımızda düşündüğümüz kadar yer kaplamaz. Çoğu insan, kendi sorunları ve kaygılarıyla meşguldür ve bizim seçimlerimiz düşündüğümüz kadar büyük bir etki yaratmaz. Ancak, bu gerçeği kabullenmek ve içselleştirmek birey için zor olabilir.
Bu noktada önemli olan, bireyin kendi değerlerini ve isteklerini fark etmesi ve bu doğrultuda yaşamaya cesaret edebilmesidir. Toplumsal baskılar her zaman var olacak, ancak bireyin bu baskıları yönetebilmesi, özgür ve tatmin edici bir hayat sürdürmesinin anahtarıdır. Kendinizi başkalarının düşüncelerine göre şekillendirmeyi bırakıp, kendi yolunuza odaklanmak hem ruhsal sağlığınızı korumanıza hem de kendi potansiyelinizi keşfetmenize yardımcı olacaktır.
Commentaires