top of page

Elalem Ne Der?



İtiraf ediyorum, pişmanım! Uzun yıllar elalemin ne dediğine takılarak hayatımı yönettim. Kim yapmadı ki? Arkadaşlarımı, sevdiklerimi, hatta hayallerimi bile elalemin radarına göre şekillendirdim. Doğru mu, yanlış mı ayırt edemediğim bir yaştaydım belki de. Ama şimdi dönüp baktığımda ne kadar saçma olduğunu açıkça görüyorum. Yani, ben elalem ne der diye düşünürken aslında kendimi en çok ben sınırlandırıyormuşum. Elalem dediğimiz o belirsiz grup, aslında kafamın içindeki çok daha katı ve acımasız bir Damla'ymış meğer.


Özgürleştikçe, insan kendi sesini daha çok duymaya başlıyor. İstediğini yaptıkça, içindeki huzur büyüyor ve hayat, karşılaştığın zor şeylere rağmen daha keyifli bir hale geliyor. Ama itiraf edeyim, elalem kafamın köşesinden ara sıra bir el sallıyor, ben hala buradayım diyor. Biz toplum olarak eleştirmeyi, laf sokmayı pek seviyoruz, kabul edelim. Elalem de bu eleştirilerin toplandığı dev bir bulut gibi. E hal böyle olunca, insan bazen kendini de başkaları hakkında fikir yürütürken buluyor. Kendini kontrol etmek zor. Hele ki bu elalem bulutu içerisinde..


İşin ironik yanı, elalemin bizi eleştirdiğinden daha fazla kendimi yerden yere vuruyorum. Kendimi koruyayım derken, aslında en büyük düşmanım yine ben oluyorum. "Ya yanlış yaparsam?" diye endişelenip kendi hayatımın hata avcısı haline geliyorum. Ama şunu da fark ettim ki, ne kadar özgürleşirsem o kadar hafifliyorum. Elalem ne derse desin, asıl mesele insanın kendi kendini nasıl değerlendirdiği.

Yine de kafamda deli sorular dönüyor: Bu kaygıyı nasıl aşarız? Gerçekten aşmak mümkün mü? Cevabım net değil, ama net olan şu ki, artık biraz daha rahatım. Kendime, hayallerime, seçimlerime biraz daha güveniyorum. Belki elalem hala konuşuyor ama artık çok da umurumda değil.


Peki ya siz sevgili Kafayı Yemeyen Kulübü?





Son Yazılar

Hepsini Gör

Komentáře


bottom of page