Her zaman anlamaya çalışarak yaşamış bir insan oldum. İnsanların ne hissettiğini, neden böyle davrandıklarını, hangi koşullarda olduklarını çözmeye çalıştım. "Eğer anlıyorsam, affedecek ne kalır ki?" diye düşünürdüm. Kimse bilerek, isteyerek incitmez, değil mi? Hayat zordur, bazen düşünmeden kırarız insanları; o sırada ne kadar incittiklerini bile fark etmemişlerdir. Sonra büyüdüm…
Enteresan bir şekilde, büyümek 33 yaşında beni buldu. Yıllarca başkalarının eylemlerini anlamlandırmaya çalışırken, aslında kendi hislerimi yok saydığımı fark ettim. Üzgünsem, kızgınsam, hayal kırıklığına uğramışsam bile, o kişiyi affetmenin ve anlamanın derdine düşmüşüm. Peki ya ben? İçimde büyüyen kırgınlıklar, sessizce üzerime yığılmış da fark etmemişim.
Bu yıl, özellikle zor geçti. Birkaç olay beni kendimle yüzleşmeye, dürüst olmaya zorladı. Kendimi bastırmak yerine "Evet, kırıldım. Hâlâ iyileşmedim," demeye başladım. Önce kendime dürüst oldum, hislerimi kabul ettim. Kimseyi affetmek zorunda değilim, bu kırgınlığı taşımak da istemiyorum. İlk kez kendimi koydum merkeze. Karşı tarafı anlamak yerine, ne hissettiğime odaklandım. Kırgınsam kırgınım, kızgınsam kızgınım. Belki de affetmek o kadar hafifletici değil, belki sadece ağırlığı başka bir tarafa itiyor.
Affetmek, hep bir özgürleşme yolu olarak sunulur. "Affet ki sen rahatla," derler. Ama affetmek neden bu kadar önemli? Gerçekten affetmek zorunda mıyız? Affetmek, o kişiyle aramıza çektiğimiz görünmez ağı kaldırmak mı sadece? Peki ya affetmenin ağırlığı? Kaç kilo gelir dersiniz?
Affetmenin zor olduğu anlar var. Bazen karşınızdaki insan af dilemiyor bile, hatta yaptığı yanlışın farkında bile değil. O zaman, affetmek gerçekten hafifletir mi? Yoksa, affetmeye zorlamak daha mı ağır gelir?
Affetmek, belki de en çok kendimizi özgürleştirmek için yaptığımız bir eylemdir. Karşımızdaki insana değil, kendimize verdiğimiz bir hediye. Ama bazen o hediyeyi vermeye hazır olmadığımız zamanlar da olabilir. Ve belki de en önemli soru şu: Birini affetmek zorunda olmadığımızı fark ettiğimizde ne olur?
Affetmek, bazen bir yolculuğun sonu değil, yolculuğun kendisidir. O sürece ne kadar dayanabilirsek, o kadar hafifleriz belki de. Ama her şeyden önce, affetmeyi değil, kendimizi iyileştirmeyi öğrenmemiz gerekiyor.
#affetmek #kendinlesohbet #kişiselyolculuk #özgürleşme #kırgınlık #duygusalblog #içselkeşif #iyileşme #affetme #affetmeningücü
Comments